|
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
SUNUŞ
Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde asırlarca huzur içinde
devletine bağlı
bir tebaa olarak yaşayan Ermeniler, çok önemli makam ve mevkilerinde görev yapmışlardır.
Bunlara
rağmen XIX. Yüzyıl sonlarından itibaren ve özellikle Osmanlı
Devleti’ne karşı isyan etmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı’nda toplam nüfusunun 1/5’ini ve topraklarının 4/5’ini
kaybeden Osmanlı İmparatorluğu,
lojistik yollarını
açık tutabilmek maksadıyla,
engel olunması için bu
toplulukları, 1915 senesinde neler olmuştur? Osmanlı Devleti niçin böyle bir kararı almıştır?
Uzun süredir bu konuda
özellikle yabancı arşiv belgelerinden istifade ederek
gözler önüne serebilmek için
yoğun çalışmalar gerçekleştiren
Süha TANYERİ Tuğgeneral SAREM Başkanı
HİKMET ÖZDEMİR
Siyasal Bilimler Profesörü.
Mesleki kariyerine Başbakanlıkta danışman ve Sonraki yıllarda üniversite öğretim üyeliği de yapmıştır.
Türkiye
dışında British Chevening bursuyla Londra Üniversitesi’nde;
2002
yılından beri Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Başkanı olarak Türkiye’nin siyasî tarihi üzerine Türkiye’de yayınlanmış 28 kitabı vardır. Aynı zamanda Harp Akademilerinde Öğretim Üyeliği de yapmaktadır. “Osmanlı Ordusu 1914-1918” adlı araştırması ABD’de seçkin bir
üniversite
tarafından yayınlanmak üzere kabul edilmiştir. Savaştan Barış Yaratmak
Modern
Türkiye’nin kurucusu ve mimarı Kemal Atatürk, Trablusgarp’ta İtalyan,
Çanakkale’de İngiliz,
Büyük
Komutan’ın karizmatik kişiliği ve felsefesi ülkesinin sıradan
yurttaşlarından, dünya uluslarının
Sanırım,
Doğu Akdeniz coğrafyasında bir modern ulusun ve laik cumhuriyetin
yaratıcısı olan bir
Ancak yine
de pek çok hayranı gibi benim de büyülendiğim bu tanımı Türkiye Cumhuriyeti Ordularının Ebedi Başkomutanı’na göre; “Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir”. Yani açıkça, “savaş”ın cinayet olarak anlaşılmaması için “zorunlu” olması gerekir, diyor. İnsani açıdan bundan güçlü bir tanım yapmak mümkün müdür, bilemiyorum?
Üstelik bu
tanımın sahibi, bir askeri dehadır; muharebe alanlarında
1915
yılında çok sıcak bir Ağustos gecesinin şafağında Hep şunu düşünmüşümdür: Acaba, bir komutan, “savaş” için niçin böyle bir tanım yapmıştır? Niçin, “savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir,” demiştir?
Kemal
Atatürk, cephelerde, başka ulusların ordularına karşı
O, kendi
evlatlarının Balkan Savaşı’nda, Dünya Savaşı’nda ve Türk İstiklal
Savaşı’nda çarpıştığı Yani, savaşın içinden, karşılaştırmalı gözlemlere dayalı bir tanım. Burada hemen ifade etmek isterim:
1923
yılında, 600 yıllık ömrünü tamamlamış bir imparatorluktan kalan son
topraklarda yeni bir devletin,
1918’de
Mondros Ateşkesi’nde, dört yıl süren kanlı savaş biterken,
Atatürk’ün
liderliğinde Türkler bunun üzerine Ankara’da, yeni
Komutan,
askeri zaferi kazandığı o tarihi anda, ordusuna ve “Yurtta barış, dünyada barış!” Bu hedef, Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez devlet politikası olarak bugün de sürdürülmektedir. Ben bu evreyi “savaştan barış yaratmak” olarak adlandırmaktayım.
Komutan
Atatürk, bu yeni evrede, Türk ulusunu Balkan Savaşı, Dünya Savaşı ve
İstiklal Savaşı’nın
Muzaffer
Komutan, ulusunun bu felaketler döneminden hayatta kalabilen kadın ve
erkek bireylerine,
Kadın ve
erkek bütün Türklerden, insanlığın ortak hazinesine katkılar yaparak
bölge ve Kahraman Asker ve Ulusu bu yolda ilk somut adımı Lozan Barış Antlaşması ile atmıştır. Lozan’da, 1919–1922 Savaşı’nda Batı Anadolu’da göğüs göğse çarpıştığı ülkenin evlatlarıyla barışmıştır.
18 Mart
1934 günü de, Büyük Savaş’ta, Gelibolu Yarımadası’nda Türk kuvvetlerine
karşı çarpışırken
Büyük
İnsan, 1453 yılından beri Türk başkenti olan İstanbul’u ele geçirmek
amacıyla “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!” “Burada bir dost vatanın topraklarındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.” “Sizler, Mehmetçikle koyun koyunasınız.” “Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!” “Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır.” “Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.” “Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Yeni
Türkiye’nin cumhuriyetçi kuşakları, komşularıyla ve öteki dünya
uluslarıyla ve
Yeni
kuşaklar, kin, öfke ve intikam duygularına dayalı, sürekli saldırganlık
peşinde Ancak, derin bir acı ile gözlemlemekteyim, dünyamızda her ulus, her devlet, her lider, Büyük Savaş sonrası ilişkilere ve barışa Atatürk gibi bakmamaktadır.
O
nedenledir ki; bugün Türk Ulusu, 90 yıl önce, bütün insanlığı mahveden
bir inanılmaz felaketin, Dünya tarihinde gerçeklerin engizisyon kararlarıyla çarpıtılması olarak tanımladığım bu yeni tür saldırganlık, Ortaçağ zihniyetini bir kez daha hortlatmıştır.
Uygar dünyanın
değerlerine gönülden inanmış bir akademisyen olarak,
“1915
olayları” üzerine alınan “soykırım” kararları karşısında, ulusumuzun
bütün bireyleri Bununla birlikte, bir Türk olarak, bu kararlara karşı haklı insani tepkimi dizginlemek zorundayım. Türk Ulusu’na ve onun güvenilir dostlarına karşı saldırgan bir üslupla sürdürülen, tarih, akıl, bilim ve hukuk-dışı bir engizisyonun değerlendirmesini yapmak için huzurunuzda bulunuyorum 1915’te Ne Oldu?
Osmanlı İmparatorluğunda
yüzlerce yıl huzur ve güven ortamında
Evet, 1915
yılında savaş sürerken Osmanlı Hükümeti ile Osmanlı Biliyor musunuz, 1915’ten yaklaşık bir yıl önce yapılan Osmanlı Parlamentosu seçimlerinde, iktidardaki İttihat ve Terakki Komitesi ile Ermeni Taşnak Komitesi tek listeye oy vermişlerdir. 1915’ten yalnızca 7 yıl önce, 1908’de önde gelen İttihatçılar ve Taşnak Komitesi liderleri, İstanbul’da meydanlarda “Yaşasın Hürriyet!” diye haykırmışlardır. Peki, aynı Türk ve Ermeni liderler, Dünya Savaşı için seferberlik ilan edildiğinde neden birbirlerine “düşman” saflarda savaşa katılmışlardır? Dünya tarihi, “gerçek” olguların sürekli üstünün küllendiğini, saptırıldığını kanıtlayan örneklerle doludur. Biz kendi örneğimize bakalım:
1915
ilkbaharında Müttefik kuvvetlerin Çanakkale Boğazı’na saldırıları ve
Doğu Anadolu’ya yönelik Aynı günlerde İmparatorluğun kıyı bölgeleri Müttefik savaş gemilerinin bombardımanları altındadır.
24 Nisan
1915 günü, (yani Ermeni diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti’nin bir tür
“seçilmiş travma” Arşivler Niçin Önemlidir? 24 Nisan 1915 günü İstanbul’daki ve Anadolu’daki manzarayı anlatmak istiyorum. O sırada Dünya Savaşı nedeniyle Fransa’nın İstanbul Elçiliği, kapalıdır. Buna karşın,
Elçilik Maslahatgüzarının “günlük olaylar” başlıklı
istihbarat notları,
İstanbul’da Fransız Elçiliği tarafından hazırlanan 25
Nisan - 1 Mayıs 1915 arasındaki (BİR) Rus donanması İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişindedir. (İKİ) İngiliz ve Fransız donanması Çanakkale Boğazı girişine saldırmaktadır. (ÜÇ) Kafkasya Cephesinde Ermeniler, Rus ordusu ile birlikte Türklere karşı savaşmaktadır. (DÖRT) Erzurum bölgesinde, özellikle Van’da Ermeni çeteleri, Türklere karşı savaşmaktadır. (BEŞ) Osmanlı başkentinde Ermeni Komitelerinin liderleri tutuklanmıştır.
(ALTI) Osmanlı hükümetinin bu baskısı, Zeytun ve
Kafkasya Cephesinde
(YEDİ) Osmanlı Harp Divanı Başkanına göre; ülke
dışındaki Ermeni Komiteleri,
Türk-Ermeni ihtilafının en şiddetli tartışma alanı, 1915 yılında ve
sonrasında 1915 Krizi çeşitli yönleri olan hayli dramatik bir savaş trajedisidir. Tarih yazımı açısından bu konu günümüzde uluslararası boyutlarda bir ihtilafa dönüştürülmüştür. Artık müzminleşmiş olan bu ihtilafta tarafların pozisyonları şöyledir:
(1) Ermeni
diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti tarafından, Ermeni Komitelerin
(2)
Birinci Dünya Savaşı’ndaki Müttefik devletler için, Ermeni Komitelerini
kullanmak ve tarafından bunun hatırlatılması elbette can sıkıcıdır. Ermeni Komitelerine bir diyet borcu olarak parlamentolarından ve uluslararası kuruluşlardan siyasi nitelikli “soykırım” kararları almaları zorunluluktur. Böylece 1915’in “masum kuzucukları” onların bu kararlarından sonra Birinci Dünya Savaşı’nda nasıl kullanıldıklarını unutacaklardır. (3) Türkler ise Osmanlı Ermeni Komitelerinin askeri faaliyetlerini ve kanlı katliamlarını,
İmparatorluğun varlığını tehlikeye düşüren, bastırılması
bir nefis savunması zorunluluğu ve İhtilafın aşılabilmesi için öncelikle şu soruların yanıtları bulunmalıdır:
Birinci Dünya Savaşı başında Ermeni Taşnak, Hınçak ve
Ramgavar Komiteleri tarafından Bunlar bir “dolaylı savaş” mıdır veya “iç savaş” olarak mı tanımlanabilir? Yoksa daha farklı bir kavramlaştırma mı gerekmektedir? Sık Kullanılan Önlem
Büyük Savaş’la birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nda baş
gösteren
Geçmişte kalan bir konuda tarih ve hukuk bilimleri
açısından mümkün olan en adil değerlendirmeyi
Türklerle Ermeniler arasında derin ihtilafın kaynağı
olan 1915 Krizi’nin yaratılmasında kullanılan (1) Ermeni Gönüllü Birlikler, (2) Ermeni Fedailerin Organizasyonları, (3) Deniz Ablukaları ve Bombardımanları.
Bu araçlardan ilk ikisi bilinçli olarak Ermeni
Komiteleri ve onlarla iş birliği yapan Üçüncüsü ise savaş koşulları nedeniyledir, rastlantısal ve dolaylıdır. Ermeni Komiteleri ve Müttefik devletler tarafından hazırlanan iki araç, aniden baş gösteren krizi önlemek için alınabilecek tek zorunlu kararı, Osmanlı Hükümetinin gündemine taşımıştır.
Osmanlı Hükümeti tarafından, bu krizi önlemek için
alınan yer değiştirme kararının Şimdi incelemelerimden elde ettiğim bu gözlemlerimi sırasıyla açıklayacağım: 1915 Krizi’ni yaratmak için kullanılan araçlardan iki tanesi, Kafkas Cephesi’ndeki
“Ermeni Gönüllü Alayları” ve farklı Anadolu
vilayetlerinde Taşnak ve Hınçak Komitelerine bağlı olarak
Bu iki araçla gerçekleştirilen askeri ve yarı-askeri
faaliyetler, ana hatlarıyla Müttefik Savaş koşulları nedeniyle, Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyıları boyunca Rus,
İngiliz ve Fransız donanmalarının bombardımanları bu
bölgelerde yerleşik Müslüman ve
Osmanlı Hükümeti, sivil ahalinin kendi aralarında
çatışmasını önlemek ve Ermenilerin
İncelemelerimde Ermeni Komiteleri ile bazı Avrupalı
devletlerin doğrudan ve dolaylı Şu anda bu belgelerle ilgili değerlendirmelerimi konuşmamın dışında tutuyorum. Yalnızca bir örnek vermek istiyorum:
Osmanlı
Hükümeti’nin 27 Mayıs 1915 tarihli yer değiştirme kararından 90 gün
önce;
“Şu sırada, Zeytun Ermenileri
temsilcisi Kafkas ordusu karargâhına geldi. Temsilci, yaklaşık Bu telgraf, 9 Şubat 1915 tarih ve 708 nolu telgrafın ekinde Paris ve Londra’ya gönderilmiştir. Burada bir konuyu açıklıkla belirtmek isterim.
Hükümetler
tarafından güvenlik gerekçesiyle sivil toplulukların yerlerinin
değiştirilmesi, savaş ve
Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya Hükümeti, savaşın hemen
başında Alman ordularının Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Hükümeti’nin, Anadolu’nun Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz ve Suriye kıyılarındaki bombardımanlar karşısında uyguladığı güvenlik nedeniyle yer
değiştirme önleminin bir benzeri, İkinci Dünya
Savaşı’nda ABD Başkanı tarafından
Yine İkinci Dünya Savaşı’nda, SSCB Hükümeti tarafından
Kırım ve Kafkasya bölgesinde
Yine İkinci Dünya Savaşı’nda Polonyalı siviller, SSCB
Ordusu tarafından oturdukları Örnek Tutum
Hükümetlerin farklı zaman ve coğrafyalarda güvenlik
gerekçesiyle sivil topluluklar için yer değiştirme
Bununla birlikte modern ve çağdaş tarih, bu tür güvenlik
kararlarının neden olduğu büyük acıların ve
Hiç kuşkusuz, Osmanlı İmparatorluğu’nda da bu güvenlik
kararı dayanılmaz acıları ve faciaları
Sivil Ermeni kafilelerin bazen “çete” saldırılarına
bazen “işgüzar” yetkililerin kötülüklerine maruz kaldıkları,
Fakat bu kararın uygulanması sürecinde Osmanlı sivil ve
askeri yetkililerin gösterdiği insani çaba ve
Büyük Savaş’ın ağır koşullarında Suriye Cephesi’nde
Dördüncü Osmanlı Ordusu Komutanı Suriye’de Dördüncü Osmanlı Ordusu’nun Ermeni göçmenlere yardımları, şimdilerde
NATO ve BM barış kuvvetlerinin sürdürdükleri “insani
yardım” amaçlı faaliyetlerin Çok kısa söyleyeceğim:
Türk halkı ve Osmanlı liderliği bir ölüm-kalım
mücadelesi verirken ve Ermeni Komitelerinin sorumsuz 20’nci Yüzyılın hemen başında bir büyük savaş koşullarında, Osmanlı Hükümeti’nin bu politikası,
savaş sürerken yapılan yargılamalara ve
cezalandırmalara bir ilk örnek oluşturması bakımından da Burada önemli bir ayrıntıyı da karışıklığı önlemek için sunmak istiyorum:
1918’de Mondros Mütarekesi’nden sonra işgal altındaki
İstanbul’da yapılan siyasi yargılamalar
1915 sonbaharında, Ermeni kafilelere kötü muamelede
bulundukları iddia edilen
1915 ve 1916 yıllarında gerçekleştirilen Osmanlı askeri
yargılamaları, savaş suçları
1915’te zorunlu yer değiştirme ve iskân kararını
uygulayan resmi otorite tarafından aynı yıl içinde 1940 yılında, Rus Tümgenerali Nicolay Georgiyeviç Korsun, zorunlu göç kararı uygulanırken,
Türk askeri
makamlarının ve Türk halkının göçmenlere nazik davrandığını; ancak bazı
bölgelerde Rus Tümgeneraline göre, Ermeni göçmenlerin yarısı açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle ölmüştür. Burada yeri gelmişken bir konuda da görüşümü açıklamak isterim.
Dünya Savaşı’nda bir kısım Anadolu vilayetlerinde savaş
koşullarının yol açtığı “iktidar boşluğu”
Kimi yerleşim birimlerinde Ermeniler ve Müslüman ahali
birbiri aleyhine silahlanmış ve mukateleye Bütün bunlardan dolayı iki taraf için de hazin olaylar cereyan etmiştir. 1914 - 1918 arasında Anadolu’da Ermeni Fedailerin ve Ermeni Gönüllü Birliklerin katlettiği
Müslümanların sayısı, dört yıl süren Dünya Savaşı’nda
Müttefik kuvvetlerin, Osmanlı ordusuna 1914 - 1915 yıllarında, Taşnak ve Hınçak Komitelerine bağlı Ermeni Gönüllü Birliklerin ve
Ermeni Fedailerin, Osmanlı güvenlik kuvvetlerinin ve
sivil Müslüman ahalinin karşılıklı
Bu grafik en yüksek noktasına, güvenlik açısından tehdit
oluşturan ve İmparatorluğun
Aynı zaman dilimlerinde Ermeni halkın toplam kayıpları
ile ilgili olarak çok farklı
Ermeni kayıpları konusunda sürdürdüğüm çalışmam henüz
tamamlanmadığı için - Suçlu - Suçsuz Ayrımı
24 Nisan 1915 günü tutuklanan Ermeni şahsiyetler, -o
günkü koşullarda- Osmanlı İmparatorluğu yönetici olarak görevli ve etkili konumdadırlar. İlginçtir, Osmanlı Hükümetinin aldığı güvenlik kararı ile Başkent İstanbul’dan uzaklaştırılanlar ve
Kafkasya Cephesinde Rus kuvvetleriyle doğrudan işbirliği
yapanların arasında Osmanlı
Bu milletvekillerinin bir kısmı yanlarındaki
gönüllülerle birlikte daha savaş başlarken Bu kişiler Rus kuvvetleri ile doğrudan işbirliğine girmişlerdir, dolayısıyla onlar tutuklanamamıştır.
Eğer, onlar da 24 Nisan 1915 günü İstanbul’da bulunsalar
hiç kuşkusuz, Osmanlı İmparatorluğu Bu durum, yasalar çerçevesinde ve son derece olağan bir işlemdir. Bütün devletlerde bu tür eylemlerde bulunanlar benzer yöntemlerle cezalandırılmışlardır. 20’nci Yüzyıl başındaki değerlerle, 21’inci Yüzyılın başındaki değerler kimi açılardan farklılık gösterebilir.
Fakat “savaş
aleyhtarlığı” değil, “savaşta vatana ihanet” hele “düşman safında
çarpışmak” bugün de Osmanlı Parlamentosunda görevli öteki Ermeni milletvekillerinden Ermeni Komitelerinin
düzenledikleri askeri faaliyetlerle ilgili
bulunmayanlar, savaş yılları boyunca parlamentodaki Osmanlı Parlamentosunun tutanakları bu uygulamanın en açık kanıtıdır.
Osmanlı mülki, adli, mali ve askeri bürokrasisinde de
-bazı istisnalarla-
Osmanlı Hükümetinin vali ve kaymakamlara gönderdiği
emirler, suçlu-suçsuz ayırımı Burada, Osmanlı ordularında sağlık hizmetlerinde görevli ve savaş sırasında çeşitli
cephelerde çatışmalarda veya tifüs ve öteki hastalık
salgınlarında Müslüman hekimlerle
Büyük Savaş’ta Kafkasya Cephesi’nde can veren 163
Osmanlı sağlık subayından
Bugün, Ankara’daki Gülhane Askeri Tıp Fakültesi
binasında sol yandaki mermer
Osmanlı ordularında, imparatorluk emirlerine sadık
Osmanlı Hıristiyan yurttaşları
Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından bu kahramanların
hizmetleri madalyalarla
1917 yılında Osmanlı ordu karargâhlarında ve cephelerde
son derece kritik pozisyonlarda, Osmanlı Ordusu Başkomutanlığı 2 nci Şube 28 Haziran 1917 (Tezkere) Özlük İşleri Müdürlüğüne
Osmanlı Ermeni erlerinden olup, dil bilmeleri
dolayısıyla tercüman olarak Harbiye Nezareti Özlük İşleri Müdürlüğü Yabancı İşleri Şubesi 1743 Genel Karargâh 2 nci Şubeye 02 Temmuz 1917 tarihli ve 43155 numaralı muhtıraya cevaptır.
Osmanlı Ermeni erlerinden olup, dil bilmeleri
sebebiyle tercüman olarak görevlendirilenlerin isimleriyle, 24 Temmuz 1917 Ermenilere ait hususların sabit bir talimata bağlanması gerekir. Düşman Saflarında
Büyük Savaş’ın hemen başında, Kafkasya’da Osmanlı ve Rus
orduları arasında çarpışmalar henüz
Onların, Türkiye aleyhindeki askeri faaliyetleri; bazı
Anadolu vilayetlerindeki Ermeni Komitelerine bağlı uzağında bir yere (Suriye’ye ve Mezopotamya’ya) nakledilmelerinin tek nedenidir.
Bir Türk bilim adamı olarak kişisel onurumun ve
Tanrı’nın ve bütün insanlığın ortak kutsal oturdukları yerlerden, evlerinden başka bölgelere yerleştirilmek üzere imkânsızlıklar içinde yollara dökülmesinin başka hiçbir bir gerekçesi bulunmamaktadır. Sizlere sunacağım bu kritik bilgilerin tamamı Rus ve Ermeni kaynaklarına aittir.
Burada özellikle Kafkasya Cephesinde dikkatinize sunmak
istediğim Ermeni Komitelerinin Dünya Savaşı’nda, Doğu Anadolu’da, Ermeni Taşnak ve Hınçak Komiteleri tarafından
Osmanlı ordusuna ve bölgedeki sivil Müslüman
ahaliye yönelik askeri faaliyetin en
1927 yılında Ermeni asıllı Rus General Gavril Korganoff,
La participation des Armeniens a la
Rus Kafkas
Ordusu tarafından hazırlanan 24 Aralık 1915 tarih ve 13378 nolu raporda;
Bulgaristan, Romanya, Mısır ve
ABD’nden Ermeni Gönüllüler de (bunların arasında
1986’da
Beyrut’ta yayınlanan Andranik biyografisinde vurgulandığı gibi;
Kafkasya Kafkasya’ya sığınmış veya öteki ülkelerde yerleşmiş Osmanlı Ermeniler’dir. Bu gönüllü birlikler hakkında çok kısa olarak bazı bilgiler sunmak istiyorum: Birinci Ermeni Gönüllü Birliği
Bu birliğin Komutanı Andranik,
Rus General Nazarbekov ile görüşmesinde, kendi birliğindeki Güzergâhı, İran-Başkale-Van şeklindedir.
İkinci Ermeni Gönüllü Birliği Bu birliğin başında Komutan Dro bulunmaktadır. Iğdır’dan hareket eden bu birlik Iğdır-Beyazıt-Berkri-Van güzergâhını takip etmiştir.
Üçüncü Ermeni Gönüllü Birliği Kağızman’da oluşturulmuştur. Amazaspom komutasındaki birliğin güzergâhı, Kağızman-Eleşkirt-Malazgirt-Bitlis’tir.
Erzurum’lu Keri komutasındaki birliğin Güzergâhı, Sarıkamış-Gare-Orzan-Köprüköy-Erzurum’dur. Ermeni Gönüllü Birlikler için tek tip askerî üniforma hazırlanmıştır.
Bu
üniformalara “A.D.I” (Pervaya Armyanskaya Drujina: Birinci Ermeni
Gönüllü Birliği)”
Ayaklanmalar
Ermeni
Komiteleri tarafından Anadolu vilayetlerinde gerçekleştirilen başlıca
ayaklanmaların Ermeni Komiteleri tarafından bu merkezlerde müfettişler, komutanlar, çete reisleri tayin edilmiştir.
Ayaklanma
ve askeri sabotaj eylemleri için seçilen yerler Osmanlı ordularının
menzil istasyonlarının
Bu
ayaklanmalar sırasında, Zeytun, Van, Şebinkarahisar, Musa Dağı ve
Urfa’da olduğu gibi Bu ise, cephede çarpışan ordu gücünü zayıflatmıştır. Savaşın başlamasıyla birlikte Ermeni Komitelerinin askeri eylemleri bir bölgeden diğerine yayılmıştır. 1915 yılında; Sivas’ta 30,000, Erzurum’da 10,000, Van’da 15,000, Muş’ta 7,000,
Diyarbakır’da 5,000, Elazığ’da 4,000 ve Bitlis’te 5,000 olmak
üzere yaklaşık 76,000 1914 - 1916 yıllarındaki bu askeri faaliyetlerin tarih ve yerlerini haritada gösterilmektedir.
Ermeni
Gönüllü Birlikler ve Ermeni Fedailer, Türk ordusu hakkında en önemli
istihbaratları Rus Duma Milletvekili Papacanov, Rus askeri yetkililerin kendisine, Ermeni Gönüllü Birliklerin Rus ordusuna olan katkılarını dile getirdiklerini ve istihbarat konusunda bölgeyi çok iyi bilen bu birliklerin yerinin doldurulamayacağını ifade ettiklerini belirtmiştir.
1916
yılında Erzurum’un Ruslar tarafından işgal edilmesinden sonra, “Türklerin güçlü kalesi Erzurum’da yapılan şiddetli çarpışmalarda cesur Rus Kazak Birliklerinin yanında Ermeni Gönüllü Birlikleri de çarpıştılar. Bölgeyi çok iyi bilen Ermeni Gönüllü Birlikler Rus ordusuna paha biçilmez bir hizmet sundular.” Rus General Çernozubov, Andranik’in Birinci Ermeni Gönüllü Birliği için şunları yazmıştır:
“(…) Bizim
Aşnak, Vruş Horan, Hanik, Kotur, Saray, Molla Hasan, Belicik ve
Garateli’deki başarılarımız
Deniz Bombardımanları
Nihayet üçüncü konuya gelebildim. Anadolu kıyılarındaki deniz ablukası ve bombardımanları.
Konuşmamın
başında vurgulamıştım; deniz bombardımanları konusu, güvenlik
gerekçesiyle
Deniz
bombardımanlarına ek olarak savaş koşullarında Marmara ve Karadeniz
bölgelerinde
Biri, 18
Eylül 1915 günü Fransa’nın Selanik’e asker çıkarması ve diğeri, bundan
hemen birkaç
Savaş
alanı olarak Marmara Bölgesinde, İstanbul şehri bir istisnadır; çünkü
başkenttir ve Dolayısıyla, Ermeni Komiteleriyle ilişkili oldukları bilinen kişiler dışında zorunlu göç kararı İstanbul şehir merkezinde ikamet eden 120 bin Ermeni için uygulanmamıştır.
Yalnız bu
istisna bile, İstanbul çevresinde ve Trakya’da yerleşim birimlerinde
olağanüstü
Kaldı ki,
1915 yılında savaş bütün cephelerde sürerken; bir ara Hükümet, başkentin
Richard G.
Hovannisian (Ed.), Armenian Van/Vaspuragan, (Costa Mesa,.California,
Nereye gidiyoruz?
Sizlerin
de yakından bildiği gibi, son yıllarda Türkiye’nin müttefiki olan dost
ülkelerin parlamentoları,
Bugün
dünyada, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde, Birinci Dünya
Savaşı ortamında Bilimsel araştırma özgürlüğüne sadık bir bilim adamı olarak kesin kanaatim budur.
Ermeni
diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti ve yandaşları tarafından yayılan bu
sanal Bu anlayış, günümüzde, medeniyetler savaşının yeni bir şeklidir.
Tank, uçak
ve denizaltıların yerine, edebiyatın, tarihin, müzik ve sinemanın ve
nihayet Türk Ulusu, bu yeni tür savaşta, ecdadına haksızlık yapılmasını asla kabul etmeyecektir.
Kaldı ki,
Birinci Dünya Savaşı yıllarında insafsız bir savaş propagandasıyla
karartılmış tarihî
Bu insani
hakkın kullanılmasının özellikle bazı ülkelerde kanunla yasaklanması,
konuşmamda Engizisyon kararları ile bu hakkın Türkler tarafından kullanılması ebediyen yasaklanmak istenmektedir.
Onsekizinci Yüzyıl Avrupası’nda ünlü düşünür Voltaire, Rousseau’nun
kitabı İsviçre’de yakıldığında; Voltaire farklı düşünceye özgürlük yorumuyla düşünce özgürlüğü için örnek bir tutum sergilemiştir.
Biz
Türkler, tarihin bizim kuşağımıza yüklediği bu kronik ihtilafın çözümü
için bugün dayatılan modeli,
Şuna
inanınız, dünyanın bütün parlamentoları aleyhimizde kararlar alsalar
bile, bin yıl yolumuza sarsılmaz
1915
olayları, Ermeni Diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti’nin ve onlara
Bu
kararları alanlara, “Siz, bu sanal inanç sisteminize inanmaya devam
edebilirsiniz, biz sizin kendi arşiv Bu durumda şunu sorabilirsiniz? Türklerle Ermeniler arasındaki bu kronik ihtilafın ortadan kaldırılabilmesi nasıl ve ne zaman mümkün olacaktır? 90 yıldan beri süren bu kronik ihtilafın çözümü için tek yanlı atılacak bir adım yoktur. En uygun yol, ihtilafın taraflarının çözüm için birlikte adım atmalarıdır.
Daha önce
de vurgulandığı gibi, “tarihçiler (…) sadece olanı değil, nasıl ve neden
olduklarını, bu şeylerin
Bu saygın
görevin ve etik hakkın uluslar arası kullanımında -öteki meslektaşları
kadar- Türk tarihçilerinin de Son olarak ifade etmek isterim ki; Türk-Ermeni İhtilafının çözümü için Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tarafından Ermenistan Cumhuriyeti yetkililerine bir mektup gönderilmiştir.
Bu
mektupta, 1915 olaylarının araştırılması için iki tarafın
tarihçilerinden bir ortak komisyonun Bu çok önemli bir adımdır. Fakat ne yazık ki, Ermenistan tarafı şu ana kadar “olumlu” yanıt vermemiştir. Taraflar, savaş yıllarıyla ilgili bütün arşivlerini birbirlerine açmalıdır. Ermeni Taşnak Komitesi Arşivi, ABD’dedir ve Türk akademisyenlerine kapalıdır. Ermeni Patrikhanesi Arşivi, İsrail’dedir, aynı şekilde o da Türk akademisyenlere kapalıdır. Arşiv kayıtları, bu tür ihtilafların çözümünde vazgeçilemez önem taşımaktadır.
Türk
tarafı, kendi arşivlerindeki belgelerin tıpkıbasımlarını yayınlamak
suretiyle de bu kararlı Başbakanlık Arşivlerinde Ermeni sorunuyla ilgili yaklaşık 1 milyon belge vardır. Bu olaylarla ilgili orijinal belgelerin tıpkıbasımlarının yayınlanması halen büyük bir hızla sürdürülmektedir.
Aynı
şekilde, Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın talimatı ile Askeri Tarih ve
Stratejik
Bu
ciltlerde, dönemin Osmanlı Ordularına ait gizli yazışmalar ve Birinci
1915
Türk-Ermeni İhtilafı’nın çözümünde kuşkusuz bu kadarı yetmez; fakat
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Her birinize ayrı ayrı esenlikler, dilerim. Seçilmiş Okuma Listesi
Ahmed Rüstem Bey,
the World War and the Turco-Armenian Question,
Alexander V. Prusin,
“The Russian Military and the Jews in Galicia, 1914-15”,
Andre N.
Mandelstam, La Societe des nations et les Puissances devant le Antranig Chalabian, General Andranik and the Armenian Revolutionary Movement, (Southfield, MI, 1988).
Ara
Caprielian, the Armenian Revolutionary Federation: The Politics of a
Party in
Aspirations et Assignments Révolutionnaires des Comités Arméniens avant et
Azmi Süslü, Armenians and the 1915 Event of Displacement, (Ankara, Kök Series, 1999).
Barbara Jean
Keller, United States and Armenia, 1914 to 1920: The Armenia, Center for Strategic Research, Armenian Claims and Historical Facts: Questions and Answers, (Ankara, 2005). Esat Uras, the Armenians in History and the Armenian Question, (Istanbul, Documentary Publications, 1988). Firuz Kazemzadeh, the Struggle for Transcaucasia, (New York, Philosophical Library, 1951).
Gunter Levy,
the Armenian Massacres in Ottoman Turkey, A Disputed Genocide
Hasan Dilan,
Les evenements Armeniens dans les documents diplomatiques Français,
Hikmet
Özdemir and Yusuf Sarınay (Eds.), Turkish-Armenian Conflict/Documents,
Hikmet
Özdemir, the Ottoman Army 1914-1918, Brutal March with Epidemic
Disaster,
Hovhannes
Katchaznouni, the Armenian Revolutionary Federation (Dashnagtzoutiun)
Hüsamettin Yıldırım, Armenian Claims and Realities, (Ankara, Sistem, 2001)).
Justin
McCarthy and others, The Armenian Rebellion at Van, (Salt Lake City,
Justin
McCarthy, Death and Exile, the Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims,
1821-1922, Justin McCarthy, The Ottoman Peoples and the End of Empire, (London, Arnold, 2001).
Kamuran
Gürün, The Armenian File: The Myth of Innocence Exposed, (London-Nicosia-Istanbul, M.S. Anderson, the Eastern Question, 1774-1923, (London, MacMillan Press, 1966).
Manoug
Joseph Somakian, Empires in Conflict: Armenia and the Great Powers,
1895-1920,
Michael A.
Reynolds, The Ottoman-Russian Struggle for Eastern Anatolia and the
Caucasus, Mim Kemal Öke, the Armenian Question, (Ankara, TTK, 2001). Peter Gatrell, A Whole Empire Walking, (Bloomington and Indianapolis, Indiana University Press, 1999).
Richard G.
Hovannisian, Armenia on the Road to Independence 1918, Robert Conquest, the Soviet Deportation of Nationalities, (London, Macmillan Co Ltd., 1960). Roderick Davison, “The Armenian Crisis, 1912-1914”, The American Historical Review, Vol. LIII, No. 3, (April 1948).
Ronald P.
Bobroff, Late Imperial Russia and the Turkish Straits, Roads to Glory,
Şahin Doğan,
Rus Kaynaklarına Göre Doğu Anadolu’daki Ermeni Faaliyetleri
(1914-1918),
Salâhi R.
Sonyel, Displacement of the Armenians Documents/Le Deplacement des
Salâhi R.
Sonyel, the Great War and the Tragedy of Anatolia, Salâhi R. Sonyel, the Turco-Armenian Imbroglio, (London, Cyprus-Turkish Association, 2005). Samuel A. Weems, Secrets of a “Christian” Terrorist State, (Dallas, St. John Press, 2002). Sedat Laçiner, the Armenian Issue and the Jews, (Ankara, ASAM Pub., 2003).
Seyit
Sertçelik, Rus Arşiv Belgeleri Işığında Ermeni Soykırımı İddialarına
Dair,
Şahin Doğan,
Rus Kaynaklarına Göre Doğu Anadolu’daki Ermeni Faaliyetleri Tverdohlebov, I Witnissed and Lived Through, Erzurum 1917-1918, (Ankara, Genelkurmay Y., 2007). Türkkaya Ataöv (Ed.), The Armenians in the Late Ottoman Period, (Ankara, TBMM Pub, 2001).
Türkkaya
Ataöv, The British Blue Book: Vehicles of War Propaganda, 1914-18,
Vatche
Ghazarian (edited and translated), Boghos Nubar’s Papers and the
Armenian Question,
W.E.D. Allen
and the late Paul Muratoff, Caucasian Battlefields, |
|
|